YAŞADIĞI GÜNLERİ NAMUSLUCA YAZMAK

28 Aralık 1968’de Fikret Otyam’a yazdığı mektubunda ülkenin mutlu ‘romancıları’ ile bunları yere göğe koyamayanlardan ve aynı grubun kendisine dair tutumundan bahseder Orhan Kemal.
İnceden inceye bir sitem, belki kırgınlık sezilse de satırlarından; nerede durduğunu, yazınında neyi amaçladığını tastamam bilmenin gönül ferahlığıyla kaleme alınmıştır.
Şöyle yazar:
“Bakıyorum da, ne mutlu ‘romancıları’ var Türkiye’nin.. Her yandan desteklenirler. Kimi, incir çekirdeğini doldurmaz konuları masal havasına bürüyerek işler, astronomik rakamlara varan telif ücretleri alır, kimi hiç bilmediği konulara el atar, başarısız, tatsız, okuyucuyu canından bezdiren kerpiçler meydana getirir roman adına, övgüler arş-ı âlâ’ya çıkar. Her ikisi de zamanından kaçar konu seçerken. Tarihin karanlıklarından ölü kişiler bulur, icat eder, işlediğini sanır. Güya tavsiye mektubu, kartvizit, dayı falan kabul etmezdi sanat. Hani? Reklam, haksız beyanlarla okuyucunun kafasını karıştırıp eğri doğru, kara ak, çirkin güzel, kuzgun şahin gibi gösteriliyor. Kim mi bu dört ayak üstüne düşenler? El malum!..
Bakıyorum da, yukarıdaki tiplere yıllardır övgülerin daniskalarını yapmış kâselisler, bana tam tersi davranmışlar. Yazdıklarımı ya görmezlikten gelmişler, ya da alçaltıcı, gözden düşürücü, halkın ilgisine rağmen önemsizmiş gibilerinden kalem oynatmışlar. Neden? Çünkü tarihe kaçmıyorum, yaşadığımız günleri namusluca yazıyorum da ondan. Böyle olunca, yaşadığımız günlerin eleştirisi çıkıyor ortaya! Ben de bilineni yeniden yazıyorum: Adaaaaam sen de. Kervanı yürütüyoruz ya, ona bak!”
Bugün 2 Haziran..
Orhan Kemal’in 48. ölüm yıldönümü.
‘Yaşadığı günleri namusluca yazan’ büyük yazarın hakkını, sanat dünyasına çöreklenmiş soytarılar, çanak yalayıcılar vermese de, onun canını sıksalar da; kitaplarına konu ettiği halkı, o halkın en temiz, en insan yanı vermişti.
Ölümünün ardından Bulgar Narodna Mladej gazetesinde çıkan haberden bir bölüm:
“Cenaze konvoyu, Edirne’den hüzünlü bir şekilde geçip İstanbul yoluna çıktıktan bir saat sonra, Babaeski’de yol kenarına dizilmiş bir grup işçi tarafından durduruldu. Emekçiler, yazılarıyla savaşlarını veren yazar Orhan Kemal’i unutmamışlardı. Nitekim, içlerinden biri, cenazeyi taşıyan minibüsün önüne, ‘BİZ İŞÇİLER SENİN HATIRAN ÖNÜNDE SAYGI İLE EĞİLİRİZ’ yazılı bir pankart astı. Yol boyunca giden bu konvoyun kime ait olduğunu bilenler, saygı duruşunda bulunuyorlardı.”
Ölüm yıldönümünde, büyük yazarımız Orhan Kemal’in hatırası önünde bir kez daha saygı ile eğiliyoruz..
Sanat dünyasının kâselisleri(çanak yalayıcıları) hâlâ mutlu romancıları pazarlama peşinde, nafile bir çabayla..
Orhan Kemal ise, temiz halkının yüreğinde ölümsüzlüğe uzanalı kırk sekiz yıl oldu..

Çok Okunanlar

UĞUR MUMCU NEYİ TEMSİL EDİYOR?

BİR SABAH…

DAVER DARENDE’NİN ARDINDAN

YANLIŞ BİR YOL

O, Yurttaş Olmak Sorumluluğu

Edebiyatçılar ve Atatürk... / Erendiz Atasü

HAFTANIN KİTABI: "UĞUR MUMCU KEMALİZM VE SOSYALİZM"

ERDOĞAN'IN TOPLATILMASINI İSTEDİĞİ KİTAPTA NELER VAR

TELGRAFHANE YAZARI TAYLAN ÖZBAY BERAAT ETTİ

İşgalci kamyonunun altında kalan çocuğun umudu / Barış Pehlivan