Kayıtlar

Haziran, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

TÜRK HALKININ BU NUMARALARA KARNI TOK

Resim
Duygusal refleksler toplumlarda durup dururken ortaya çıkmaz. Çoğu zaman altında derin acılar vardır. PKK terör örgütünün bu toplumun bilincindeki yansıması böylesidir. 15 Temmuz sonrası Fetöcüler için gelişen refleks de benzeridir. Her ikisi de toplumun canını yaktığı için, can aldığı için, insanların algısında çok kötü çağrışımlara neden olduklarından, nefretle anılmaktadır. Bunu bilip, toplumların bu tip duygusal reflekslerini, kendi siyasi amaçları için kullanmak, toplumun acıyla ortaya çıkmış tepkilerini sömürmek, sağ siyasetin ezelden beri en büyük numarasıdır ve çirkin bir numaradır. Muharrem İnce meydanları coşturup, halkın dilinden konuşup, halkın derdini, çilesini, iktidarın on altı yıldır bu topluma yaşattıklarını dillendirdikçe; yalın gerçekler karşısında kendisini savunma şansı kalmayan iktidar ve kadroları, sağ siyasetin ezelden beri en büyük numarasına bir kez daha başvuruyor. Son olarak Başbakan Yardımcısı çıkıp, ‘Kandil’e gidip, gereğini yapacağız” diyor.

“YA MİLLİ BAĞIMSIZLIK YA ESARET”

Resim
Toplumca önem içeren kavramların içini boşaltıp, bu kavramları kendi çıkarınca yeniden tanımlamak sağ siyasetin en temel oyunudur. Tayyip Erdoğan’ın damadı, Enerji Bakanı Berat Albayrak, seçim öncesi yayınladığı bir videoda,  “Ya milli bağımsızlık ya esaret”  demiş; AKP’ye oy vermenin milli bağımsızlığa sahip çıkmak, vermemenin esarete hizmet etmek olduğunu buyurmuş. Mustafa Kemal,  “Bağımsızlık denildiği zaman”  der,  “elbette siyasi, mali, iktisadi, adli, askeri, kültürel ve benzeri her hususta tam bağımsızlık ve tam serbestlik demektir.”  diye ekler. Bizim anladığımız bağımsızlık budur. Ve bir ülke siyasi olarak bağımsızsa; o ülkenin cumhurbaşkanı tam da seçim öncesi, İngiltere’ye uçup, Chatham House’larda, kapalı kapılar ardında görüşmeler yapmaz, kendi toprağına, yurduna, insanına güvenir yalnızca. Başbakanı, ABD’de de parklarda randevu beklemez. Bir ülke mali olarak bağımsızsa, o ülkenin dış borcu milli gelirinin %50’sinin üzerinde olmaz, yönetenler, ülkeyi ekonomik

MUHARREM İNCE’NİN TEK RAKİBİ ERDOĞAN MI?

Resim
Yıllardır CHP içinde önü kesilmeye çalışılan, bir tehdit gibi algılanan Muharrem İnce, Kılıçdaroğlu’nun Abdullah Gül’ü cumhurbaşkanı adayı gösterme planı, Meral Akşener tarafından bozulunca, nihayet halkla buluşma şansı buldu. Şu kısa dönemde toplumda uyandırdığı heyecanla, AKP yandaşları karşısındaki kendine güvenli, yetkin tavrıyla ve hatipliğiyle, Erdoğan karşısında siyaset kurumunun muhalif kanadından çıkabilecek en doğru isim olduğunu adeta her gün bir kez daha kanıtlıyor İnce. Öte yandan, İnce’nin bu seçimlerde CHP’nin üç adım önünden yürüyeceği tahmin ediliyor, öyle ki, CHP ilkelerine sıkı sıkıya bağlı kesimler arasında dahi Muharrem İnce’nin cumhurbaşkanlığı adaylığını kayıtsız şartsız desteklerken, Kılıçdaroğlu ve vekil listesi nedeniyle CHP yönetimine tepkisini sertçe dile getiren yurttaşlarımızın sayısı hayli fazla. Buna CHP’nin seçim çalışmalarında da sıkça şahit oluyoruz. Haksızlar mı? Gelin iki örnek üzerinden tartışalım… … Üzerinden çok zaman geçmedi…

YAŞADIĞI GÜNLERİ NAMUSLUCA YAZMAK

Resim
28 Aralık 1968’de Fikret Otyam’a yazdığı mektubunda ülkenin mutlu ‘romancıları’ ile bunları yere göğe koyamayanlardan ve aynı grubun kendisine dair tutumundan bahseder Orhan Kemal. İnceden inceye bir sitem, belki kırgınlık sezilse de satırlarından; nerede durduğunu, yazınında neyi amaçladığını tastamam bilmenin gönül ferahlığıyla kaleme alınmıştır. Şöyle yazar: “Bakıyorum da, ne mutlu ‘romancıları’ var Türkiye’nin.. Her yandan desteklenirler. Kimi, incir çekirdeğini doldurmaz konuları masal havasına bürüyerek işler, astronomik rakamlara varan telif ücretleri alır, kimi hiç bilmediği konulara el atar, başarısız, tatsız, okuyucuyu canından bezdiren kerpiçler meydana getirir roman adına, övgüler arş-ı âlâ’ya çıkar. Her ikisi de zamanından kaçar konu seçerken. Tarihin karanlıklarından ölü kişiler bulur, icat eder, işlediğini sanır. Güya tavsiye mektubu, kartvizit, dayı falan kabul etmezdi sanat. Hani? Reklam, haksız beyanlarla okuyucunun kafasını karıştırıp eğri doğru, kara ak, çi